Wednesday, February 29, 2012

Ottomen nedir diyen mi var?

Şu ottomen nedir biliyor musunuz:D

Şu anda izlediğim dizinin adıdır:D

Nedir efendim bu dizi derseniz Japonya yapımı eğlenceli mi eğlenceli bir dizi.

Peki nerden geliyor bu ottomen kelimesinin anlamı, ne demektir bu ottomen, Japonya'da ne için kullanılıyor bu isim.

Biz kızların hayalini süsleyen ev işi yapabilen emek, ütü,dikiş,temizlik bunların her birinden anlayan, sadece anlamakla kalmayıp bunları severek yapan erkek modeline Japonya'da ottomen deniyor.

Bir ottomenimiz var dizide ama kırık sanmayın lütfen öyle değil aksine dizimizde kızımıza aşık felan da oluyor. Ama zevk meselesi değil mi yani bunlardan hoşlanıyor yani:)

İşte ben bu diziyi izliyorum. Bugün başladım ve 2.bölümdeyim. Gayet eğlenceli ilerliyor:D

Aa bu arada en büyük püf noktayı söylemeyi unuttum çocuğumuz ottomen olduğunu gizliyor. Çünkü annesi  çocuğunun erkek gibi bir erkek olmasını istiyor.

Neyse efendim bence izleyin görün:)

Buraya geliş amacım aslında diziyi tanıtmak değildi ya:D
Sevdiğim bir sahnenin gifini getirmek istedim aslında:D

Komik bir sahneydi:D

Sunday, February 26, 2012

Hiyori ayy sen nasıl tatlı bir şeysin ya:)

Hiyokoi ovasını izleyen var mı bilmiyorum ama ben izledim ve mest oldum efendim:)
Hele final sahnesi yok mu beni benden aldı.
E gifini yapmazsam olur mu? 
olmaz :D

Tumblr'a isyanım var

Tumblr sitesini takip edenler var mı bilmiyorum ama bu konuda şikayetim var. Ya neden JungMin ile ilgili paylaşımların sayısı bu kadar az. 
Ey TripleS'ler size sesleniyorum biraz atağa geçin tumblr'da ya.

Neyse bugün tumblr'de JM'i aratınca bulduklarım

Fondant Garden'dan 3 adet gif

 Surata bak da ya.
Sen nasıl bir şeysin ya.


Off...

Birde bu gif  var:D

Birisinin orda kar yağmışda verdiği tepki buymuş sözde:D

Velhasılı kelam, bu kadar arkadaş başka yok:(

Saturday, February 25, 2012

Aha bir tip daha sana:)

Ben bu anime de bu komik tipleri unutmamak için gif haline getirmeye çalışmaktan animeyi izleyemiyorum ya:)



biraz da netten bulduklarım:)





Zaten sen de Yuukiye asılmasan olmaz değil mi






Bu sahnelere bayılıyordum ya:D
Tüm kızlara pas veriyordu çapkın işte:D




Aidou sempai Kıvanç'ın anime hali değil mi sizce de:D




Ayy çok Romantik

Bu başlığımı izlediğim bir Romantik Filmden ya da diziden sonra söylemedim:)
Ya da gerçek hayattan bir hikayeye şahit olmadım.
Ya da en beteri başıma gelmedi. (oturup ağlamak istiyorum neyse...)

Evet Vampire Knight'da Yuuki'yi ne kadar kıskandığımı söylemiştim zaten. Bu sahne de yine kıskanma seviyemin tavanlarda dolaştığı sahnelerden biriydi.
Vampire Knight Guity Bölüm 1

Vampire Knight

Bu anime çok güzel ya:)
Zero nasıl birşeysi sen ya:)

Yuuki buna inanamıyorum ama seni kıskanıyorum ben ya




Kaname ve Zero gibi iki yakışıklı karizmatik anlayışlı erkeği de kendine aşık ettin helal sana:D
Pardon baştan beri sana aşıklardı zaten:D
Neden bu kadar tatlısın sen:D






Zerooooooooooooooooo 












Ohh iki çocukda sana yanık oynarsın tabi:D


bu sahnede ne gülmüştüm ama ya:D


oynayın bakalım oynayın:D

SS501'ın Tom ve Jerry'si





You are the best couple over the world.
I love you so much Junnie and Minnie:))

Love you forever and wait for be together.
Saranghamnida 

Monday, February 20, 2012

Geçmişteki bir anı ---7.Bölüm

7.Bölüm

yuri’ye yaptığı yardım teklifinin geri çevrilmesi üzerine salona geri dönen Yoona, üzerinde hissettiği yorgunluğu atmak için koltuğa uzandı. Cebindeki telefonla tekrar yengesini arayıp tekrar mesaj sesini duyduktan birkaç dakika sonra ise gözlerinin kapanmasına müsaade ederek kendini tatlı uykunun kucağına teslim etti.

Giden arabanın arkasından bakan Siwon bu geçen kızdan gerçekten çok hoşlanmıştı ama giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir felsefesine sahip biri olarak kendine bir kere bile dönüp bakmayan bu kızı merak edecek değildi ya. Ama aklında takılmadan edemiyordu işte “Benim gibi birisini nasıl görmezden gelebilir ya” diyerek de içi içini yiyordu.

Ji-min’e dönerek “Bugün yakışıklı değil miyim?” diye sordu ciddi ciddi. Ji-min ise yüzüne oturan koca gülümsemeyle birlikte “ Oppa bugün de her zamanki gibi harikasın.” Dedi. Siwon etrafındakilerden sürekli böyle sözler duymaya alışıktı e madem bugün de her zaman ki gibiydi de “Neden dönüp bakmadı ?” diye söylendi.

“Ne dedin, oppa?” diyerek soran gözlerle bakan Ji-min’in neden burada olduğunu hatırladı, arkadaşının –aynı zamanda Ji-min’in kuzeni- kendinde olan kitabını Ji-min’e verecekti.

Neden ShiWoo’ya değilde Ji-min’e verdiğini de artık biliyordu her seferinde benzer bahaneleri kullanıyordu Ji-min Siwon’a yakın olabilmek için.

Siwon Ji-min’i gönderdikten sonra biraz televizyona baktı ama televizyonda ilgisini çeken bir şeyler bulamayınca odasına çıktı. Annesi ve babası bu sabah bir arkadaşları vefat ettiği için Busan’a gitmişlerdi.

İki gün sonra üniversite hayatına başlayacaktı ama içinde en ufak bir heyecan bile yoktu  “Her zaman yaşadığım şeyleri yaşayacağım” diye düşünüyordu.”Etrafımdaki kızların çoğu benden hoşlanacak, kendilerini güzel göstermek için halden hale girip beni kendilerine aşık etmeye çalışacaklar” fikri geçiyordu aklından. Bugüne kadar hep böyle olmuştu.

Bugüne kadar ilgi gösterip de ilgi bulamadığı tek bir kız bile olmamıştı. Ama bugüne kadar sınıf arkadaşlarının hiç biri ile gönül macerası yaşamamıştı çünkü arkadaşlarının üzülmesi en son isteyeceği şeydi.

Komidinin üzerindeki pembe ahşap arabaya baktı. Çocukluk arkadaşı Yoona geldi aklına. Onu tekrar görmeyi çok istiyordu hatta bir keresinde Amerika’ya bile gitmeyi düşünmüştü ama işte düşüncede kalmıştı sadece.

Yüzü koyu yattığı yatakta yüzünü pembe ahşap arabasına çevirmiş: “Bu dünyada benim için en anlamlı hediye sensin.” Dedi kısık sesle.

Tanımadığı birini özlüyordu. Hayatının ilk 6 yılını onunla birlikte geçirmişti fakat ne kötüdür ki bu 6 yıldan aklında kalan birkaç anıdan ibaretti. “Neden çocukken yaşadığımız şeyleri unuturuz ki” dedi yine. Bu sözü bu arabaya her bakışında tekrarlardı. Yoona ile ne kadar çok anı hatırlarsa bunun onu çok çok daha huzurlu hissettireceğini düşünüyordu.

“Bana geleceğim demişti. Ama hala ne gelen var ne giden” diye mırıldandı.

Küçükken annesine “Yoona geri geleceğim dedi” diye söylerdi ve her defasında da annesi “küçükken söylenen sözler unutulur” derdi ve artık annesinin sözüne inanmaya başlamıştı Siwon, çünkü Yoona’nın geldiği felan yoktu.
Dün gece geç yatmış olmanın verdiği yorgunlukla aklında küçük Yoona’nın birkaç hatırası ile birlike kendisini uykuya teslim etti.

İki çocukluk arkadaşı birbirinden habersiz uyuyorken belki de yine birbirilerinden habersiz geçmişteki bir anıyı rüyalarında görüyorlardı.

--
Yuri salona geldiğinde Yoona’nın uyuduğunu görünce üzerine odasından getirdiği bir battaniyeyi örttü ve son günlerde okuduğu kitabını eline aldı. O sırada çalan “Hands up” şarkısının Yoona’nın telefon zil sesi olduğunu biliyordu ve Yoona’nın uyanmaması için çantasından telefonu alarak cevap verdi.

Soran bir ses önce “merhaba” sonra da “kimsiniz?” dedi. Yuri arkadaşı uyanmasın diye telefon görüşmesine mutfakta devam etti.

Yaklaşık 2 saat sonra yoona gözlerini açtı ve yanıbaşında kitap okuyan arkadaşını gördü. “Uyumuş muyum?” dedi gözlerini açmaya çalışarak. Kendisine yüzünde gülümseme ile bakan arkadaşı “Uyumadın canım sadece horluyordun” diyince Yoona “Ben horlamam bir kere, kulağımla duymadığıma inanmam bilirsin” dedi gülerek. Yuri de elindeki kitabı kapatarak mutfağın yolunu tuttu ve giderken de eli ile sol taraftaki kapıyı gösterek “Lavabo orası, mutfakta bekliyorum” dedi.

Taemin