2.Bölüm
Yoona dün tüm gece boyadığı ahşap arabanın kuruyup kurumadığını düşünüp durduğunu hatırlıyordu, uyandığında.
Kalkar kalkmaz alt kata fırladı, annesi çoktan kalkmış babası çoktan işe gitmişti bile. Annesi kızının karnını doyurmak için ve de bahar grip salgınına yakalanmasın diye yulaf çorbası hazırlamakla meşguldu mutfakta.
Televizyonun yanındaki siyah sehpanın üzerinde duran pembe araba gözüne merdivenden bile bakınca çok güzel gözüküyordu parıl parıl parıldıyordu. “ İnşallah Siwon da sever” diye mırıldandı.
Sehpanın yanına gittiğinde usulca işaret parmağı ile arabaya dokunarak kuruyup kurumadığını kontrol etmeye çalışıyordu. Derin bir nefes aldı ve “kurumuş” dedi. Arabanın önüne Hangul harfleri ile yazdığı Yoona ve Siwon isimlerine bakıp gülümsedi, “Biz gerçekten çok iyi arkadaşız büyüyünce de çok iyi arkadaş olacağız” dedi ve o gamzeli küçük yanağındaki gamzesini ortaya çıkardı gülümseyerek.
Biricik kızının uyandığını gören annesi kızının yanına gelerek gamzeli yanağına bir öpücük kondurdu ve “gel bakalım tazmanya canavarımızın midesini dolduralım” dedi. Yoona’nın hayatta en çok sevdiği ikinci şey yemek yemekti annesi ona ShikShin derdi çok yemek yediği için ya da Tazmanya canavarı. Yoona'nın en çok sevdiği birinci şeyde tabiki annesi ve babasıydı.
Yoona annesinin hazırladığı nefis yulaf çorbasını kaşıklarken evin telefonu heyecanlı heyecanlı çalmaya başladı. Telefonu açmaya giden annesinin sesi de az önceki telefon sesi gibi heyecanlı heyecanlı gelmeye başlamıştı.
Yoona annesinin ne kadar konuşmaya seven biri olduğunu bildiği için zaten yanına gelir gelmez ona her şeyi anlatacağını adı gibi biliyordu bu yüzden önündeki lezzetli yemeği yemeye devam etti.
Annesi telefonu kapatır kapatmaz başka birini aradı ve kısa süreli bir konuşmadan sonra mutfağa kızının yanına geldi yüzünde kocaman bir gülümseme ile kızının yanına geldi.
“Ananenin yanına gidiyoruz güzel kızım benim” dedi. Yoona ise yine Amerikaya tatile gideceklerini düşünerek sevinçle ağzındakini yutar yutmaz “ne zaman gidiyoruz, ananemi de özlemiştim” dedi. Sadece eskiden olduğu gibi o kısa tatillerinden biri olduğunu sanmıştı bu seferki seyahatinden geri dönülmeyeceğini bilmiyordu o anda..
“Baban terfi almış güzel kızım, artık Amerika’da yaşacağız. Güzel bir okula gideceksin, güzel bir hayatımız olacak şimdikinden daha güzel” dedi ve kızının gözlerinin içine gülümseyerek.
Yoona annesinin mutluluğunu onunla birlikte paylaşıyordu o anda. Küçük aklına o an nelerin olacağı gelmemişti bile bunun anlamının buradaki hayatı bırakmak olduğunu fark edememişti bile o minnacik kalbi.
Annesi tekrar telefonun başına giderek bu sefer teyzesini aramıştı Yoona da yemeğini bitirmiş birazdan bahçede oyun arkadaşı ile buluşacak olmanın hayali ile odasına doğru adımlarını atarken aklına takılan bir soruyu annesine sorma ihtiyacı duydu?
“Anne Siwon’da bizle gelebilir mi?”
Annesi telefonda konuştuğu kız kardeşine onu daha sonra arayacağını söyleyerek telefonun ahizesini yuvasına koydu ve merdivene doğru yönelerek kızının yanına gitti. Güzel kızının kendisine sorarak bakan gözleri çoktan cevabı bulmuşçasına odasına kaçmak ister gibi bakıyordu annesine.
Yavrucağının yüzünü elleri arasına alarak;
“Güzel kızım buradaki arkadaşlarından ayrılmak seni üzecek biliyorum ama orada da Siwon gibi iyi arkadaşların olacak hem kuzenlerin de Amerika da JaeMin ve JaeBum ile ne kadar iyi anlaşıyorsun değil mi hep onlarla birlikte olacaksın, daha bir çok başka arkadaşların olacak.” dedi sakin bir ses tonuyla.
Yoona’nın duymak istediği şeyler bunlar değildi ki evet kuzenlerini çok seviyordu ama neden Siwon’dan ayrılması gerekiyormuş ki. O da onun arkadaşıydı. İnsanlar geride arkadaşlarını nasıl bırakırlardı. Küçücük aklına sığdırmaya çalıştığı bunca düşünce gözlerinden yaş olarak ve dudaklarından da “istemiyorum” olarak çıkmıştı. Bu Yoona’nın ilk baş kaldırışı ilk isyanıydı bu duruma ve de son isyanı.
Gözlerinden akan yaşları sağ elinin tersiyle silerek merdivenleri tırmandı ve odasının kapısını açarak içeriye süzüldü. Gözleri perdeleri kapalı olan penceresine gitti. Usulca yaklaştığı pencerenin, önce perdesini sonra tülünü açtı karşı pencereye baktı yine içindeki o açlık duygusu ile birlikte.Yemek masasından yeni kalkmış olduğu aklına gelmiyordu sadece aç olduğunu hissediyordu.
No comments:
Post a Comment